Ottoman History Podcast - Geç Osmanlı’da Materyalizm, Psikoloji ve Duygular Tarihi

Episode Date: March 10, 2024

Şeyma Afacan Sunucu: Can Gümüş | Bu bölümde, Dr. Şeyma Afacan ile geç Osmanlı’da biyolojik materyalizm, psikolojinin gelişimi ve Afacan’ın bir “ezber bozma alanı” ola...rak nitelediği duygular tarihi üzerine sohbet ediyoruz. Osmanlı’da materyalizm tartışmalarının eksikliklerine işaret eden Afacan, beden, duygu ve üretkenlik arasındaki ilişkiye odaklanmanın bu çalışmalara sunabileceği olası katkılara dikkati çekiyor ve biyolojik materyalizm tartışmasının her şeyden evvel “psikolojik bir tartışma” olduğunu öne sürüyor. Afacan tarih yazımında duyguları analitik bir kategori olarak kullanmanın imkânlarını ve kısıtlarını da detaylandırıyor. Afacan’ın bu söyleşide çizdiği genel çerçevenin bir izleğini Toplumsal Tarih’in Ocak 2024 sayısı için derlediği dosyadaki çalışmalarda görmek de mümkün. « Click for More »

Transcript
Discussion (0)
Starting point is 00:00:00 Otumun İstiği Podcast'ta hoş geldiniz. Ben Can Gümüş. Bugünkü konuğumuz Kırklar Üniversitesi Tarih Bölümü Doktor Öğretim Görevlisi Şeyma Afacan. Hoş geldiniz Şeyma. Merhaba, hoş bulduk. Bugün Doktor Afacan ile yakın dönem tarihli çalışmaları odağında Osmanlı'da materyalizm, psikoloji ve duygular tarihi üzerine bir sohbet gerçekleştireceğiz. Şeyma, sohbetimize Osmanlı'da materyalizmle başlayabiliriz belki. Osmanlı aydınlarından Beşir Fuat, 1887 yılında ölümüne dair satır satır notlar alarak intihar eder.
Starting point is 00:00:46 Bu da böyle çok anlatılan bir anekdottur aslında Osmanlı tarihinde. Beşir Fuat'ın ölümü üzerinden belki bize Osmanlı materyalizmine, materyalist felsefenin sorun ve imkanlarına dair neler anlatabilirsiniz? Yani literatür referansına gitmek isterim. Serdar Poyraz'ın mesela doktora tezinde güzelce ifade ettiği bir şeyler var. Çok katılıyorum. Alper Yalçınkaya'nın çalışmalarını öneririm. Benim kendim eklendiğim noktada ben daha ziyade Abdullah Cadet Bahat'e hefik çalıştım. Oraya geliriz ama Beşir Fuat'ın ölümünün sıkça anlatılıyor oluşu ve bütün bir hikaye çok anlamlı.
Starting point is 00:01:15 Yani literatürün hem o işte şey ideolojik kutuplaşmalarla konuyu aslında gerçekten ana materyali hunharca parçalaması ve onu kendine ait bir medyatik pornografik malzemeye getirmesi. Bunu da ağırlıklı ideolojik kaygılarla yapması. Ahmet Nitat'la başlayan süreç bu. Ve bugünkü Türkiye düşünce tarihçiliğinin aslında bunu çok uzun yıllar boyunca çok dışarı sahiplenmesi. O anlamda çok küçük ama telling dediğimiz anlamlı bir hikaye gerçekten. Beşir Fuat eşi ve... ...metrisi arasında kalan para sıkıntısına... ...düşmüş. Annesine deli ödüm çıkınca...
Starting point is 00:01:52 ...kendisine çıkacağının en işelenmiş... ...genç, buhranlı, bir aydın... ...bir adam ve bunu yazıyor. Ama sürekli devam eden bir edebiyat... ...tartışması ve bilim tartışmasına... ...binaeninde notlar alıp... ...bunları Ahmet Nitatay oluyor. Tabii ki ölüm arasında notlar alıp bunları Ahmet Mithat'a yolluyor. Tabii ki ölüm arasında notlar alıyor olması bizatihi
Starting point is 00:02:08 şey bir şey. Bir insanın bilime olan yakınlığını gösteriyor. Ama Ahmet Mithat kendisine işte şimdi ben sana yazıyorum ölürken notu üzerine kendisini çok ortada hissedince bunu bir işte bakın materyalizm insanları öldürdü noktasına çekiyor ve bunu
Starting point is 00:02:23 yüzyıllardır yani yüzyıldır en azından literatür bunu bu şekilde ele alıyor. Niye? Çünkü işte materyalizmin öldürdüğü insanlar. Ben hatırlıyorum yani lisans da bile çok erken tarihlerde beklemediğimiz yerlerde bile bakın öyle adamlar oldu ki geldi geçti ki bu ülkeden de son derece pornografik. Hani bir böyle gerçeğinden arındırılmış uzaklaştırılmış bir anlatı. Bu adam materyalizm yüzünden ölmedi. Gerçeğinden arındırılmış, uzaklaştırılmış bir anlatı. Bu adam materyalizm yüzünden ölmedi. Fakat literatür aman ha beni bilimci materyalist sanarlar diyen ve bundan da son derece korkan Ahmet Mithat'la beraber böyle şekillendi. Ve herkes işte din, bilim kamplaşmasında, ideolojik bir kamplaşmada aslında gerçek bir felsefi tartışmayı ziyan etti.
Starting point is 00:03:00 Bence materyalizm konusu böyle bir konu. Ziyan etti. Bence materyalizm konusu böyle bir konu. Yani işte teoloji okullarında, ilahiyatlarda yazılan, bugün tekrar ziyaret edilen, son 10 yıldır 20 yıldır tekrar ziyaret edilerek aslında hakkı verilen bir literatür. Bu ölümü de buradan değerlendirmek lazım. Materyalizm tartışmasını bu bilim ve din kamplaşmasından biraz çıkarmaya gayret ediyorsunuz. Materyalizmi tartışırken de işte örneğin beden, duygu ve üretkenlikle bir ilişki kurarak tartışmanızı şekillendiriyorsunuz. Bize belki bu ilişkiden de bahsederek siz materyalizmi nasıl çalışıyorsunuz anlatabilirsiniz. Ya şimdi şöyle yani materyalizm elbette ki ya da işte Darwinizm üzerinden gelen akımlar, pozitivizm üzerinden gelen bilimle alakalı akımlar elbette ki bir din bilim çıkmasına düşürdü insanları. Fakat işte İngiltere üzerinden yapılan literatür de şeye geldi.
Starting point is 00:03:46 Yani büyük bir çatışma değil de yani çok fazla yolun olduğu. Tabii ki çatışmanın da olduğu. İyi ki de olduğu ama çok da fazla alternatif yolun da olduğu bir yoruma geldi. Buradaki ana nokta son birkaç yılda mesela Melisa Hafiz'in üretkenlik tezini çok önemsiyorum. Yani bizim oradaki unuttuğumuz bunun sermaye ilişkisi. Yani düşünce tarihi o kadar uzun bir süre boyunca aslında bu politik angajmanlar dini ya da politik angajmanlarla her açıdan hiç fark etmiyor.
Starting point is 00:04:10 Körleşiyor ki oradaki aslında o sermaye etkisini görmüyorsunuz. Yani bu adamlar siz materyalist de deseniz, spritüelist de deseniz ya da alfinla ilişkili ya da ilişkisiz ama sonuçta belli bir eğitimle sınıfsal bir yükselme yaşamış ama kendini burjuva sermaye diyalogların içinde bulan insanlar. Biraz böyle bakmak
Starting point is 00:04:26 lazım. Şimdi bizim yani tabi ki din üzerinden Osmanlı materyalizmi konuşulur ve konuşuldu vs. tamam ama başka. Yani soru biraz o. Şimdi bu adam sayfalarca bir şeyin çevirisini yapıp dinle ilgili kısımları asla çevirmeyip başında da sürekli besmeleyle başlayıp bir yorum
Starting point is 00:04:42 yapıp ama hala beyin üzerine konuşuyorsa bize düşen neden bunu konuşuyor sormak. Yani indirekt olarak yapmaya çalıştığı şey vesaire falanın dışında. Biraz o Lewis Cahn'ın dışına çıktığımızda ne görüyoruz? Gördüğümüz şey sürekli olarak bir beyin, ruh, duygular ama tabii hissiyat. Yani duyguyla değil birebir ama
Starting point is 00:04:57 insanı, yeni bir insanı bedenle birlikte bu yeni formatla nasıl düşüneceğimizin tartışması bu aslında. Yani modern psikolojinin gelişi son derece kapitalizmle, sermayeyle ilişkili bir şeydir. Ben yazmaya başladığımda 2010'da zaten hali hazırda bu konuda revizyonist bir literatür başlamıştı. Çok şanslıyım. Umuyorum daha geriye gitmeyecektir. Bu literatürde daha ziyade kapitalizmin etkisi, insanı üretken olarak düşünmenin etkisi......şimdi zaten hadi dini bir yerden düşünsek......zaten şahsiyet yani...
Starting point is 00:05:26 ...sadece insanoğlu için müstesna olan bir varlığın... ...bugünkü seküler algıda... ...nasıl önemli olabileceğinin... ...sorunsalı aslında. İşte onu hala önemli yapan şeyler var. Yani Baha Tevfik'te rasyonel düşünme çok önemli çıkıyor. Hani Abdullah Cevdet'te... ...inatla o işte beyin ve fabrika ve makine ilişkisi...
Starting point is 00:05:43 ...üretkenlik vesaire... ...diğerlerinde başka şeyler. İslamcılarda da benzer temaları mutlaka göreceksiniz. Yeni insanı tahayyül etme ve anlamaya çalışma ilişkisi aslında bu. Benim anladığım şekliyle. Belki en başında sormam gerekirdi. Materyalizme dair hiçbir fikri olmayan birisi için materyalizmi kısaca açıklayacak olsanız nedir materyalizm? Açıklamamayı tercih ederim.
Starting point is 00:06:03 Çünkü bir sürü şey. Kısaca açıklayacak olsanız nedir materyalizm? Açıklamamayı tercih ederim. Çünkü bir sürü şey. Yani Şerif Mardin yorumuyla bizdekilerin materyalizmi basit anlamda yahut pozitivizmi basit manada işte maddeyi öne çıkarmak. Ben de biraz şeye katılıyorum. Yani bu işte çok biyolojik materyalizmin başındaki insanlar bile bir zaman sonra ya sonuçta maddenin önemini anlayalım lütfen diyor. Yahut enerjiyle yani madde ve enerjiyle çok başka yorumları birleştirenler de var. Celal Nuri'nin materyalizm yorumu insanlığı
Starting point is 00:06:27 bir cesede indirgiyor. Ben bunu sevmiyorum diyen materyalistler de var. Dolayısıyla çok yorum olduğunu bilelim. Ama bu şudur. Dünyada Darwin sonrası evrimleşen insanı ve yani maymun aslında maymundan gelen insanı. Şimdi biz nasıl anlamlandıracağız tartışması.
Starting point is 00:06:43 Çok uzun bir süre tartışıldı. Çok anlamlı bir tartışma bu köklerini İslami düşüncelere de bulur. Yani bir sürüsü kendi üzerinde evrimsel düşünceyi Darwin'den önce de barındırıyordu zaten. Belli ölçeklerde. Tarih bunu izlemek zorunda değil. Tarihin izleyeceği şey Darwin sonrası tüm dünyada modern psikolojinin söylediği
Starting point is 00:07:00 biyolojik reaksiyonlardan bir teşekkil insanı biz nasıl yorumlayacağız aslında. Buna uğraşıyorlar. Bunu yapmamaları imkansız. Zaten Darwin çıktıktan 50-60 yıl sonra başlayan bir tartışma Osmanlı'da da görülüyor. Bu ağırlıklı olarak evrim değil. Bence materyalizm üzerinden
Starting point is 00:07:15 dönüyor. Bühner'in çevirisi üzerinden döner. Tıbbiye'li insanların biyolojik materyalizm yani bütün duygusal, ruhi hadiselerin beyinsel tepkimeler olduğunu söylemesi. Son derece de makul bir cümle. Bir doktor bunu söylemeyecekse doktorluk yapamaz zaten. Bu tartışmanın yansımaları aslında. Psikolojiden de biraz bahsettiniz.
Starting point is 00:07:35 Buradan belki psikolojiyle sizin kavramsallaştırmanızda materyalizmle psikoloji ilişkisini de konuşabiliriz. Siz bir makalenizde biyolojik materyalizm tartışmasının her şeyden önce psikolojik bir tartışma olduğunu söylüyorsunuz. Materyalizmle spritüelizm arasındaki tartışmada ruhun önemi nedir? Ve bu tartışmanın Osmanlı'da psikolojinin gelişimine nasıl bir katkısı olmuştur? Buradan da yavaşça duygular tarihine geçiş yapabiliriz böylelikle. Psikoloji üzerine eski literatür, yani Batı'da da son derece eski literatür daha ziyade şeye baktı. Deneysel psikolojinin tarihine geçiş yapabiliriz böylelikle. Psikoloji üzerine eski literatür......yani Batı'ra da son derece eski literatür... ...daha ziyade şeye baktı. Deneysel psikolojinin tarihine baktı.
Starting point is 00:08:09 Bu sonra daha postmodern yazılarla eleştirildi. Yani hikaye ben mesela Berlin'de bana soruyorlardı. Sen Osmanlı psikoloji tarihi diyorsun da... ...Osmanlı ne katkısı olabilir ki psikolojiye? Yani işte Wundt geldi, laboratuvarı açtı... ...sen ne anlatıyorsun anlamıyorum diyen... ...psikolog erkekler oluyordu mesela. Bu çok anlamlı bir şey.
Starting point is 00:08:25 Çünkü böyle anlatıla geldi. Sonra belki Omni'ye El Şakri'nin katkılarını söyleyebiliriz, Arabic Freud bilhassa. Bunun yani psikoloji bilgisinin dünyada gezi vermesinin, o gezintisinin son derece önemli bir tarihsel malzeme olduğu ortaya çıkıyor. Yani literatür bunu çok güzel yazdı. Bu sadece batıda bir laboratuvar kurulunca bir günde olan bir şey değil. Batıda da bu işin 50-60 yıl kadar ya aslında işte beden var, beyin
Starting point is 00:08:51 fizyolojisi var, şimdi ruhi tepkimeler o zaman ne olacak diye böyle 50-60 yıllık bir tartışma dönüyor. Atıyorum Oxford'da bu konuda geleneksel bir yer. 1930'lara kadar deneysel psikolojiye direniyor vs. ama bir günde olmuyor bu işler. Diğer yerlere yani merkez dışındaki yerlere
Starting point is 00:09:07 bu hikayenin gelişi tabii ki daha çetrefilli oluyor. Ben bunun bizdeki ayağına bakmak istedim. O kadar çok literatür az ki bu konuda yani yazılmış şeyler ne yazık ki birbirine tekrar ediyor. Çok kıymetli olmakla birlikte çünkü bu gözle çok bakmamışız. Materyalizm ve spirtüelizm bana sorarsanız
Starting point is 00:09:23 en basit Hilmi Züya Ülken okuması bile yapsanız ki hani üzerine çok bir şey de yani o halen başucu kitabıdır öyle söyleyeyim daha doğrusu orada bile şeyi görürsünüz yani bir derinlikli felsefe tartışması vardıysa burada döndü kalitesini tartışırsınız derinliğini ama kendine göre en derinlikli
Starting point is 00:09:39 batıcı anlamda felsefe tartışması burada döndü ben Osmanlı ile alakalı psikolojik tartışmalarda bunu kökeninde görüyorum. Bunu tartışmanın da indirekt olarak dine saldırmak vesaire falan gibi ajandalarla... ...böyle eve kapanıp yarın şimdi ben bunu yapacağım falan demek yerine... ...çok net bir şekilde şimdi bu seküler bedeni ben nasıl anlayacağım... ...ve anlamlandıracağım sorusunu gerçekten sorduklarını düşünüyorum. Yani sizin şahsiyetiniz ne? Öneminiz ne? Haysiyetiniz nereden?
Starting point is 00:10:03 Yani ruhtan mı? Valla oradan değil artık. Çünkü işte yani mesela Otto Renck'in bir deyişi var. Yani bu antik Yunan'a kadar giden psikoloji anlısı ruh üzerinden anlatılıyor. Ama bu ruh sayke aslında. E şimdi bizde olmayan bir terim bu. Ve psikolojinin bir 50-60 yıllık
Starting point is 00:10:20 ara dönemi var ki orada ruh çağıranlar da psikolog olarak görülüyor. Frenoloji yapanlar da görülüyor. Bayağı kafatası üzerinden gidenler ya da evrimciler de görülüyor. Yani psikolojinin bugünkü anlamda psikoloji oluşumu biraz 1930'ları buluyor. Öncesi, en ilginç örnek hakikaten o yani biz ruh çalışıyorsak ruh çağırıyoruz. Her 10 çağrışımdan deneysel, British Psychic Society'de mesela yapılan deneyler bunlar. 10 çağırıyorsam 8'inde geliyor.
Starting point is 00:10:46 Bu gelen şey enerji ve ruhtur diye. Dolayısıyla bunu da çalışabileceklerini düşünüyorlar. Psikolojinin böyle kaotik, bugünkü anlamda psikoloji gibi olmadığı bir dönemi var. Şimdi bunun anlamı belki psikolojinin bilimsel niteliği açısından daha az şey söylese de o
Starting point is 00:11:01 döneme dair, dönemin yerel, bu her yerde aynı değil. Vurgulanan, tartışılan konular her yerde aynı değil, yerel tartışmasına dair çok şey ifade ettiğini düşünüyorum. Bizde de bunun en derin şekli materyalizm ve spiritualizm tartışmasına çıktı. 50-60 yıl boyunca da sürdü. Daha derinlikte okuma yaparsak daha çok şey keşfedebileceğimiz bir tartışma bu. Kalbim yudum şarap, sunda içeyim yareninde. Duygular tarihini siz bir ezber bozma alanı olarak tanımlıyorsunuz çalışmalarınızda. Duygular tarihi hangi ezberi nasıl bozma potansiyeli taşır ve duygulensiyle tarihe bakmak nasıl bir imkan yaratır? Biraz tabii burada siz genel bir duygular tarihi de inceliyorsunuz ama belki Osmanlı tarih yazımındaki yansımalarını da konuşabiliriz.
Starting point is 00:12:14 Duygular analitik bir kategori olarak Osmanlı tarih yazımına girmiş midir, ne kadar girmiştir? Bu alanın imkan ve kısıtlarına değinerek belki anlatabilirsiniz bize. Duygular tarihi yani isim olarak bir yöntem mi olan tartışılan haliyle Histro Emotions yeni bir alanmışçasına gördüğümüz şey tabii eski kökenleri var. Yani ama bu neden şu anda yeni bir şey gibi tartışıyoruz?
Starting point is 00:12:36 Bana sorarsanız tabii en önemlisi yani popüler evet vesaire ama en önemlisi de 3 tane yeni merkez açıldı, fonlandı. En önemlisi de Almanya'dakilerden. Benim bulunduğum Max Planck Center for Histro Emotions ya da işte yani İngiltere'de tane yeni merkez açıldı, fonlandı. En önemlisi de Almanya'dakilerden. Benim bulunduğum Max Planck, Center for Distributed Emotions ya da işte İngiltere'de Queen Mary'deki bölüm, Thomastix'in oradaki varlığı, Avustralya'daki merkez. Merkez demek, fon
Starting point is 00:12:54 demek, para demek, öğrenci demek, çalışma demek. Ben ana dönüm noktasını bu olarak görüyorum. Daha ismini koyarak bunu yapıyor insanlar ama daha ziyade başka alanlarla uğraşan insanlar zaten çalışma alanları buraya düştüğü için bunu geliştiriyorlar. Yani işte benim örneğim de ben doktor tamamen bence düşünce tarihi çalışma. Estrova ideas hatta çalışmasıdır.
Starting point is 00:13:13 Ama konu yani psikoloji tarihine daha yakındır. Yavaş yavaş ruhtan duyguya doğru kaydıkça ben de kendimi o alanda buluverdim. Bunun gibi pek çok örnek var. Şimdi buradan baktığımızda tabii febre kadar gidecek bu. Yani anal ekole kadar gidecek bu. Ondan öncesinde gördüğümüz örnekler çok problemli örnekler. Yani işte Weber'de de gördüğümüz, modernleşmeyle de gördüğümüz işte batılının rasyonelliği, doğulunun duygululuğu gibi. işte kadının daha duyguluğu, erkeğin duygusuz olduğu falan gibi daha ziyade sosyoloji ve antropolojinin bugün mücadele ettiği bilgi çok hakimdi önceden. Yazılan eski tarihsel sosyoloji metinlerinde çok oryantalistlerdir. Bunu çokça görürüz.
Starting point is 00:13:59 Şimdi titizlikle çalışma derdi tabii biraz fevriyle beraber öfke, Napolyon'un öfkesi değişiyor. Bu değişen bir şey, öfke bir tane bir şey mi sorusuna cevap olarak tabii ki çok çeşitli deniyor. Ve arada boşluklar da olsa ara ara gidip geliyor bu konu. Evlilik, aşk, ana rekor. Bizdeki mesela en önemli örnekler o anlamda şey kültür tarihi. İyi örnekler Cemal Kafadar'ın keza işte Aslı Hoca'nın rüyalar üzerine, Derin Hoca'nın ben anlatıları üzerine olan çalışmaları. Bu bizde bence oldukça gelişkin bir şey. Erken modern dönemde bilhassa ben anlatıları imkan verdiği ölçekte insanlar bunu zaten çok titizlikle çalışıyorlardı. Peki neden duygular tarihi?
Starting point is 00:14:29 Şimdi bunun bence bir önemi şu yöntem tartışıyor insanlar. Yani o kadar soyut bir alan ki sürekli kendi ezberlerinizi, zanlarınızı üzerine oraya atabilirsiniz. Bu çok sıkıntılı. zanlarınızı üzerine oraya atabilirsiniz. Bu çok sıkıntılı. Yani bir yerde normatif bir anlatıyı görüp, işte bakın bilmem kim de diyordu ki, evlilik aile Osmanlı toplumunda şöyle olmalı,
Starting point is 00:14:52 demek ki öyleymiş diye, çat diye hemen sonuca varabileceğiniz normlardan yola çıkarak, bunlar deneyimdir diyeceğiniz böyle boşluk görece, aslında çok da hassas bir alan yaratıyor orada. Yanlış çalışılırsa ne yazık ki istismara uğrar bence alan. Şimdi duygular tarihinin temel mevzusu zaten bunu nasıl duygu kadar müpem bulunmaz, zor bulunur bir şeyi bizler nasıl çalışacağız diye bir yöntem tartışması yürütüyorlar. Önde gelen isimlerin yaptığı şey bu. Bence bu yöntem tartışmasından haberdar olunmazsa yazılacak şeyler daha riske girer. Ama elbette ki bizler kendi yani Barbara Rosenwein'in de hepsinin söylediği büyük duygular tarihi çalışmalarında derlenen Jan Plamper'ın bir mülakatında hepsi söylüyor. İnsanların duygular tarihçisi olması gerekmiyor. Siz hali hazırda ne çalışıyorsanız odur.
Starting point is 00:15:35 Yani sizin sosyal tarihte, kültürel tarihte ki ya da düşünce tarihindeki kökleriniz, iyi tarihçilik yönteminiz, metodunuz sizi bir yere getirir. Neden ezber bozuyor? Gökleriniz, iyi tarihçilik yönteminiz, metodunuz sizi bir yere getirir. Neden ezber bozuyor? Çünkü tetik çalıştığınızda aslında bu ezberlerin hiç de ya da beklentinizin hiç de karşılanmadığını görüyorsun. O yüzden hiyerarşileri bozuyor. O da işte sosyolojiden, antropolojiden aldığımız, öğrendiğimiz, bence nasiplendiğimiz bir şey. Yani mesela rahmetin hepsi söylediği bir şey.
Starting point is 00:15:59 Yani duygular nedir Denzel'de? Ne yapar sorusu önemli. E ne yapar? Hiyerarşi yaratır tabii ki. Yani ve o yani kalıplaşmış, ezberleşmiş şekliyle duygular. Siz çalışmayla bunları bozmak durumundasınızdır. Yani çok mu rasyonelmiş Batılılar da Doğulular da çok mu duyguluymuş?
Starting point is 00:16:13 Yani hangi duygu acaba? Kadın bilhassa toplumsal cinsiyet. Bütün bir kadını o duygululuk ve irrasyonelliğe sıkıştıran, 100-200 yıllığı çok hakim olan o söylemi duygular tarihi bozuyor elbette ki. Bunu sosyolojiden ve antropolojiden öğrendik bence. Ana işlevi de bu
Starting point is 00:16:29 olur elbette ki. Yani siz Osmanlı'da herkesin normatif şekillerde anlatıldığı şekliyle ahlaklı, ne bileyim cinselliğinden özgürlüğünden uzak yaşadığını düşünüyorsanız muhtemelen yanılıyorsunuzdur. Ve bunu tiriz bir tarihçilik ancak size söyler. Yani kendini çokça savunan fahişe bel anlatıları mesela önemli çalışmalarda onlar.
Starting point is 00:16:47 Yani çok güçlü kadın imgeleri. Bunları ancak titizlikle o duygu o şey etrafında ya da erkek öfkesinin duygu olarak görülmemesi. Çok rasyonel adam öfkelenebiliyor ama bunu duygu olarak görmüyorsunuz gibi. Buralarda bu müferrik çalışmalar aslında sizi toplumsal cinsiyet ya da diğer hiyerarşilerin ve sınıfsal bir sürü hiyerarşiye sıkıştıran diskuru çok güzel titizlikle çalışarak bozma imkanı tanıyor. O yüzden ince ve mikro çalışmayı öneririm. Duyguları nasıl çalışabiliriz? Duyguları Osmanlı tarihi ya da Cumhuriyet tarihine nasıl entegre edebiliriz? Bir örneği olarak da siz Osmanlı'da duyguları çalışırken dil ve edebiyata odaklanarak çalışıyorsunuz. Geç Osmanlı'da başlayan dilde sadeleşme hareketinde......sonrasında da işte erken cumhuriyetteki dil devriminde duygular nasıl bir yere oturur?
Starting point is 00:17:35 Belki bize bunu anlatabilirsiniz. Sohbetin Osmanlı'da materyalizm ve psikolojinin gelişimine odaklandığımız kısmıyla da ilişkilendirecek olursak... ...benimle odaklandığımız kısmıyla da ilişkilendirecek olursak... ...ortaya çıkan tırnak içinde duygu karşıtı eğilimin......materyalizmle ve psikolojiyle ilişkisi nedir? Belki bundan da bahsedebilirsiniz. Teşekkürler. Şimdi aslında hani dil devrimi üzerine olan sadece kısa bir makale... ...yani Max Planck'tayken aldığım, kabul ettiğim bir şey.
Starting point is 00:17:58 Oradaki dert biraz şu, çok az şey bildiğimizi vurgulamak. Yani interdisipliner çalışmaktan da çok ürkmemek. Biraz bu Osmanlı tarihçiliğinde hep gördüğüm bir şey. Daha materyal olana olan bir obsesyon var. Bunu da çok erillik de görüyorum açıkçası. Yani hani bak ben o kadar maddi bir şey çalışıyorum ki. Yani Marksizm böyle bir şey gibi düşünülüyor bence. Halbuki biraz Raymond Williams falan okusak.
Starting point is 00:18:21 Hani dünya çok burada değil gibi geliyor bana açıkçası. falan okusak hani yani dünya çok burada değil gibi geliyor bana açıkçası. Hani orada o daha soyut olanı da son derece altyapıyla ilişkilendirerek çalışabileceğinizi görüyoruz aslında. Bazı çalışmaları değersizleştirdiğimizi düşünüyorum Osmanlı tarihçiliğinde. Bundan da çok rahatsızım açıkçası.
Starting point is 00:18:36 Ben de aksine inatla buralarda durulması gerektiğini düşünüyorum. Yani dil devrimi üzerine az şey biliyoruz. Sadece onu söylemek istedim. Yani en basit bir Halis Ziya'nın kendi kitabındaki sadeleştirmelerindeki kitaptaki kelime ve seçim. Yani duygu kelimeleri, seçimleri ve değişiklikleri sadeleştirme süresince biraz bir takip edilse çok veri çıkacaktır orada. Yani mesela bayağı bir süre boyunca duygu ve düşünce birbirinin yerine geçer şekilde kullanılıyor mesela. Hani hangi duygudan bahsediyoruz? Öyle değil o işte mefkureyle bir kullanıyor onu.
Starting point is 00:19:04 Yani demek ki batıdan belki bir kavram geldi onunla uğraşıyorlar. Yani hisle fikri de bir kullanıyorlar mıydı? Bu gibi soruları sormamız lazım. Yani edebiyatçılardan bence çok ürkmemek gerekiyor. Bu işte bu alan tabii ki ayrı alanlar ama malzeme olarak interdiscipliner bir çalışma yaparak dil devriminin o işte duygusal kelime dönüşümleri, dönemsel dönüşüm üzerine biraz bakmak gerektiğini düşünüyorum. Zaten şey de tesadüf değil. Yani duygular tarihi alanı biraz konuşuluğa geldiğinden beri edebiyatçılar çokça eser verdi. Ben de mesela çok keyif aldım.
Starting point is 00:19:34 Esra Dicle'yle bir derleme yapıldı. Ben de orada işte Ezber Bozma'yı yazdım. Hazal Bozder'in bir atölye dergisinde bir eseri çıktı. Mesela orada da şeyi öneriyorum. Yani siz norm olarak sürekli ahlakçı diskur kullanılan bir şeye bakıp sıkışıp kalmışsanız ve bir edebiyat eseri size bambaşka bir örneği gösteriyorsa bu tarihçi için bir veridir. Gerçekten.
Starting point is 00:19:52 Yani bu gibi şeyleri biraz kullanmak lazım. Kültür tarihindeki edebiyat eserlerinin kullanılması da. O anlamda benim yani dil evrimi üzerine söyleyebileceğim çok bir şey yok. Şeyden hariç yani bulamıyorsunuz kaynaklarda bunun izleklerini çok fazla. Bakmak gerekiyor.
Starting point is 00:20:07 Bence interdisipliner birkaç insanın bir araya gelip bir proje üzerine çalışması gerekiyor. Bir tek bir diğer şey orada mesela benim vermek istediğim örnek duygu karşıtı söylem. Ya ilginç yani şey de Ziya Gökalp'te gördüğünüz duygu karşıtı söylemi Baha Tevfik'te de görüyorsunuz. Çok İslamcı eserlerde gördüğünüz duygu karşıtı söylemi gene keza Baha Tevfik'te de görüyorsunuz. Şimdi siz bu adamları ayırdınız durdunuz. Nedir tam olarak duygu karşıtı eğilim dediğimiz şey? O makalede bahsettiğim Ziya Gökalp'te kolektif eğilimlerle gördüğümüz şahsi duygu karşılığı aslında. Ama o şeyi çok açıkça söylüyor. Bizler duyguyla iştirak etmiyoruz
Starting point is 00:20:46 diyor. Bizim işimiz hisle değil. İşte fikri bir kardeşlik bizimkisi diyor. Ama Baha Tevfik de aksine hissiyatı iradi olmayan ve sizi tekrara düşüren yanlışlar olarak görüyor. Bu beşrifattan beli gelen materyalist gelenek.
Starting point is 00:21:02 Mesela Rüyada Terakki de benim daha hani referansla verdiğim... ...ilk İtopyalardan bir tanesinde... ...daha ziyade yani İslamcı bir... ...dille yazılıyor. Osmanlı 23. yüzyılda... ...çok iyi olacak. Orada da şey yani... ...hüzün yok. Biz asla hüzüne düşmüyoruz. Bizler böyle duygusal...
Starting point is 00:21:18 ...zayıflıklara düşmeyiz ifadesi aslında. Hani ilerinin şeyinde. Orada da rasyonaliteyi görüyoruz. Şimdi ben burada herhangi bir... ...başka batı kaynaklı......historyvi motionuzda çat diye homoekonomikus, rasyonel düşünce diyeceğin şeyin yorumunun bizde yapılmamış olması bana ilginç geliyor. Anlatabildim mi? Biz o kadar çok hani İslam, bilim, batı, doğu, batıcılar bilmem ne tartışmasını tekrar ediyoruz ki düşünce tarihinde. Burada çok temel bir sermaye gelmiş rasyonel davran diyor. O da verimlilik aslında. Şimdi hiç buradan bakmadığınız için benim o bir makalede geçirdiğim bu şey duygulardan konuya bakmamız gerekiyor. Yani siz duygu tarzı olmak zorunda değilsiniz. Barbara Rosenwein de söyledi fakat duyguyu analitik bir kategori olarak tıpkı toplumsal cinsiyet gibi kullanmak, ziyaret etmek, incelemek, araştırmakla mükellefiz aslında.
Starting point is 00:22:01 incelemek, araştırmakla mükellefiz aslında. Oradan baktığınızda çok ayrı kutuplara sarılan insanların 1910 civarı, tam Balkan Savaşı süresi ve sonrasındaki bu çalkalanmada ya üretelim gözünü seveyim üretelim demesinin milliyet dışı aslında. Yani milliyet üstü, din üstü, bilim üstü bir ortaklık olduğunu bize gösteriyor. Bu tabii sermayenin etkisiyle anlaşılacak. Orada da söylediğim o. Yani bunu ayrı bir kategori olarak alalım, içselleştirelim ve çalışalım diye öneriyorum. Sizin çalışmalarınız hem
Starting point is 00:22:27 bahsettiğiniz gibi düşünce tarihini, entelektüel tarihi hem de duygular tarihini kesiyor. Ben her podcast'te bu soruyu sormaya gayret ediyorum. Bu alanlara ilgi duyan genç araştırmacılara işte kaynaklar ya da başından beri bahsediyorsunuz, yöntem açısından tek bir öneri verecek olsanız
Starting point is 00:22:44 bu öneri ne olurdu? Yani şu aşamada mikro ve dar tutmayı öneriyorum kesinlikle. Dar anlatılar ve dar sonuçlara çıkalım. Çok az literatür var elimizde. Ve yani insanın genel insiyaka eğilimi şey oluyor. Ezberi, zanları ezberi vs. assumptionları aslında
Starting point is 00:22:59 atmak oluyor. Ondan uzak durmak lazım. Çok dikkat etmek lazım. Tekrar tekrar açmak. Dolayısıyla mikro, dar, bir tık daha geniş tarihsel aralık da alsanız en azından kaynakların birbiriyle konuşması lazım. Yani tek söyleyeceğim bir şeyse bu mikro bakmak, dar bakmak olmalı. Açacaksam
Starting point is 00:23:15 da normları, deneyimleri, duygu kelimelerini aynı şeyler gibi değerlendirmeliyim lütfen. Yani işte biri deneyim anlatıyorsa çok şanslısınız. Duygusal deneyim. Tabii ki şüphe, çok şüphelieyim anlatıyorsa çok şanslısınız, duygusal deneyim. Tabii ki şüphe, çok şüpheli yaklaşmak lazım ama şanslısınız. Ama bu biri norm anlatıyorsa muhtemelen bu şekilde deneyimlememiş çok insan var. Lütfen sonuca varmayalım aslında.
Starting point is 00:23:36 Ya da duygulara dair bir felsefi bir tartışma varsa benimki gibi, bunun temsiliyet oranı yüksek ihtimalle çok düşük. Yani bunun farkında olarak çalışmak lazım. Yani önemsizleştirmeye nasıl karşıysam da... ...titiz olmayan savruk çalışmalarda... ...muhtemelen bir o kadar yanlışlanmalıdır. Çok teşekkür ederiz Şeyma vakit ayırdığınız için. Ben teşekkür ederim. Çok keyifli bir sohbetti.
Starting point is 00:24:07 Ottoman History Podcast'ın bu bölümünde konuğumuz Kırklareli Üniversitesi Tarih Bölümü Doktor Öğretim Görevlisi Şeyma Afacan'dı. Bugün Doktor Afacan'la yakın dönem tarihli çalışmaları odağında Osmanlı'da materyalizm, psikoloji ve duygular tarihi üzerine sohbet ettik. Konuyla ilgilenenler için Ottoman History Podcast'ın web sitesinde Afaca'nın önerileriyle bir kaynakçıda yer alacak. Bir sonraki podcastta görüşmek üzere. Bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip etmeyi unutmayın. Hoşçakalın. © BF-WATCH TV 2021

There aren't comments yet for this episode. Click on any sentence in the transcript to leave a comment.