Ottoman History Podcast - Osmanlı Tarihyazımını Dijitalleştirme Platformu: Digital Ottoman Studies
Episode Date: April 17, 2023Fatma Aladağ & Yunus Uğur Sunucu: Can Gümüş | Dijital beşeri bilimlerin Osmanlı tarihyazımına sunduğu imkânlar nelerdir? Bu sohbetimizde, Osmanlı ve Türkiye Çalışmala...rı perspektifinden Dijital Beşeri Bilimler'e katkıda bulunan dijital projeleri, araçları ve yayınları bir araya getiren bir platform olan Digital Ottoman Studies’in çalışmaları ve tarihyazımına katkılarını değerlendiriyoruz. Platformun kurucusu Fatma Aladağ ve proje yöneticisi Doç. Dr. Yunus Uğur ile dijital beşeri bilimler perspektifi alanın mevcut kaynaklarını ve çalışmalarını nasıl zenginleştirebilir sorusuna odaklanırken, bu yaklaşımın kısıtlarını da tartışmaya açıyoruz. « Click for More »
Transcript
Discussion (0)
Müzik
Kendimce 3A olarak kısalttığım bir özelliği var dijital beşeri bilimlerin.
Açık erişim, açık veri ve açık fikirlilik.
Bu gerçekten tarih yazımı sürecinde de bakış açımızı etkileyen önemli süreçlerden de bir tanesi.
Tarihçiler için yöntem çok mesele değildi sosyal bilimciler kadar.
Bundan sonra yöntem ve araçlar da bir mesele olacak.
Otoman History Podcast'a hoş geldiniz. Ben Can Gümüş.
Bu podcast'ımızda Osmanlı ve Türkiye çalışmaları perspektifinden dijital beşeri bilimlere katkıda bulunan dijital projeleri, yayınları, araçları,
etkinlikleri ve platformları bir araya getiren bir merkez olmayı amaçlayan
Digital Ottoman Studies'in çalışmaları ve tarih yazımına katkıları üzerine sohbet edeceğiz.
Dijital beşeri bilimlerin Osmanlı ve Türkiye çalışmaları için açtığı imkanlar nelerdir?
Dijital Beşeri Bilimler Perspektifi alanın mevcut kaynaklarını ve çalışmalarını nasıl zenginleştirebilir?
Buna dair sohbet edeceğiz.
Konuklarım Digital Ottoman Studies'den girişimin kurucusu ve koordinatörü,
Leipzig Üniversitesi'nde doktora adayı olan Fatma Aladağ
ve Digital Ottoman Studies'de proje yöneticisi olarak katkı sunan
Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doçent Doktor Yunus Uğur.
Digital Ottoman Studies'in kuruluş sürecine geçmeden evvel
dijital beşeri bilimleri kısaca tanıtarak sohbetimize başlamak faydalı olabilir.
Dijital beşeri bilimlerden kastımız nedir?
Osmanlı tarihindeki ilk uygulamaları nelerdir?
Ve dijital araçlar derken kastımız nedir? Osmanlı tarihindeki ilk uygulamaları nelerdir? Ve dijital araçlar derken kastımız nedir?
Bunu belki kısaca bir anlattıktan sonra Digital Automation Studies'in kuruluş sürecine odaklanabiliriz.
Yani aslında dijital beşeri bilimler alanı içinde bulunduğumuz alan.
Bu alan içerisinde biz tarihçiler için ayrıca bir alan var.
Bu da dijital tarih.
Tabii bu alan hızla gelişiyor.
var. Bu da dijital tarih. Tabii bu alan hızla gelişiyor.
Biz de daha çok
Osmanlı çalışmalarına yansıması
çerçevesinde bir ortam
oluşturalım. Bunu takip edelim
diye de bu platform oluştu.
Dolayısıyla da önceliğimiz Osmanlı
çalışmaları çerçevesinde böyle
bir şeyi yapmak. Yani Osmanlı
çalışmalarında şu anda çok yoğun bir
kullanımı yok ama
çok hızlı gelişiyor.
Çok fazla kullanım imkanı var.
Dolayısıyla da bunların her birini takip etmek, alana Osmanlı tarihçiliğini kazandırmak,
bu oluşum içerisinde, dijital tarihçilik oluşumu içerisine Osmanlı verisini, Osmanlı
çerçevesinde dahil etmek üzere böyle bir platform oluşturduk.
Literatürde de şu anda hala tartışmalar sürüyor.
Yani dijital beşeri bilimler nedir dediğimiz noktada sadece Osmanlı çalışmaları alanında bir soru işareti değil.
Genel literatürde de benzer şekilde tam tanımının ne olduğu tartışmalı.
Ama buna bir disiplin yani bu bir yeni disiplin ne sadece bir metodolojik bir yaklaşımı vs. bunlar biraz daha erken döneme ait tartışmalar ama şu anda artık biraz açılan araştırma merkezleri, lisans, yüksek lisans doktora programlarının olması, bu alanda akademik iş ilanlarının bile olması aslında biraz Avrupa ve Amerika merkezli akademik camiada disiplin olduğuna dair bir söylem artık oluşmuş durumda.
Ama bundan tabii çok daha önemlisi yani bir yaklaşım veya disiplin olup olmadığından çok daha önemlisi işte dijital beşeri bilimlerin, geleneksel beşeri bilimlerinle olan ilişkisinin ne olduğu,
bu noktada bize nasıl bir fayda sağlayacağı ya da nasıl bir dönüşümün parçası olacağız?
Bunlarla alakalı çok daha önemli sorular var.
Burada biraz da hani şey algısı da var.
Acaba konvansiyonel metotları bir ret mi dijital beşeri bilimler diye?
Yanlış bir intiba da oluşabiliyor bazı tartışmalara baktığımızda.
Bunlar aslında dijital beşeri bilimlerin literatüründe çok daha 60'larda 70'lerde tartışılıp kenara koyulmuş tartışmalar ama belki biraz daha bizim yeni yeni tanışmamızla ilgili tekrar hatırlamamız gerekirse eğer kesinlikle bir konvensiyonel metotları ya da o geleneği reddetmek değil, bilakis o geleneği kapsayan ve daha da genişleten bir beşeri bilimler çalışma yönteminden ya da disiplin diye. Yeni bir oluşumdan bahsediyor oluyoruz.
Peki nasıl böyle bir girişimi kurma kararı aldınız? Neden ilham aldınız? Biraz bunu detaylandırabilir misiniz?
Tabii Digital Ottoman Studies platformunun belki biraz kuruluş hikayesiyle de bunu bağdaştırabiliriz bu sorunuzu. Platformumuz 2021 Ocak ayında kuruldu ve bizim en büyük motivasyonumuz Osmanlı çalışmaları alanındaki bütün bu dijital beşeri bilimler odağında projeler ortaya kuran kişi, kurum, bütün bunları bir araya bir tek bir çatı altında toplayıp bir network oluşturmak istedik. Burada tabii akademik çalışmaların bir araya gelmesi bizim Osmanlı ve Türkiye çalışmaları kapsamında bütün bu dijital projelerin takibini yapmamız için de güzel bir fırsat oluşturacaktı.
Çünkü platformun içerisinde bütün tamamlanmış ya da devam eden bütün o projeleri, girişimleri, farklı temalarda hepsini bir araya getirdik.
Tabii burada yalnız değiliz.
Bugün Yunus hocamızla birlikte temsil ediyoruz ama aslında arkamızda çok değerli bir ekip var.
Onların da ismini zikretmek isterim özellikle.
Büşra Nurbekman, Emine Östener, Elif Derincan, Beyza Topuz, Serpil Özcan ve Yusuf Yüksek.
Bu arkadaşlarımız platformumuza çok değerli katkılar sunuyorlar.
Sürekli veri tabanımızı da güncelliyoruz.
Alana dair güzel yazılar ve araçlara dair deneyimlere bizi aktarıyorlar.
Yine biz Osmanlı Digital
Ottoman Studies platformunun içerisinde
şu an aslında belki biraz
iddialı olacak ama ilk ve unique bir model
olarak uluslararası camiada ve Türkiye'de
baktığımızda bir model olarak
bu oluşumu ortaya çıkarmış oluyoruz.
Bunu da unique olmasının bir nedeni
de aslında platformun
içerisine girdiğiniz zaman bir web sitesi olarak şu anda ulaşım sağlayabiliyorsunuz.
Ama bütün bu dijital beşeri bilimler alanında yapılan ve bütün temaları ile beraber, bütün o projeleri, kurumları ya da kaynakları ile beraber bütün o sistemi anlayacağınız küçük bir prototip aslında hazırladık.
...diyeceğiniz küçük bir prototip aslında hazırladık.
Dolayısıyla web sitesinin şablonu bile......aslında dijital beşeri bilimlerin oluşumundan...
...şu an Osmanlı çalışmalarında geldiği noktaya kadar bir fikir veriyor.
İçerisinde üç boyutlu görselleştirmelerden...
...metin analizini, network analizini kadar birçok farklı temada...
...yürütülen projeleri görüyorsunuz.
Yazılan tezler var, elektronik kaynakları da biz...
...araştırmacıların kolay ulaşımı için tek bir link üzerinde topladık.
Açıkçası güzel, mutluyuz. Çünkü Harvard, Michigan, Cornell gibi birçok saygın üniversitenin de tavsiye ettiği rehberler listesindeyiz.
Birlikleri içerisinde projeler tasarlayarak kendi yürüttüğümüz projelerimiz de var.
Bu projelerden bahsetmişken Yunus Hocama da ben hemen paslayayım.
Fatma Hanım biraz bahsetti. Bu konuda
bir fikri olmayan ve dijital
araçlarla hangi konular
nasıl çalışılır diye merak eden
dinleyicilerimiz olursa biraz
konularınızdan, projelerinizden
bu dijital araçları aslında
farklı konulara nasıl entegre
ettiğinizden bahsedebiliyor musunuz?
Bu dijital Otomus Studies platformu tabii birden ortaya çıkmadı.
Benim mesela şahsen doktora tezimi yaparken 2005'ten itibaren uğraştığım bir alan.
Ama ne çerçevede uğraşıyorum?
Daha çok şehir tarihi çerçevesinde.
Yani orada çok temel şehir tarihi kaynakları kullanmıştım. Avarız defterleri,
tahrir defterleri, şer'i yesicilleri.
Şimdi bunlarda o kadar
büyük veri var ki ve ben
hani şehirleri anlamak için Edirne
çalışıyordum doktora tezinde.
Yani Edirne'yi bir mekan
karşımızda. Bunun
tarihi bir değişimi var.
Ben 50 yıllık bir dönemde
başlamıştım. 50 yıllık dönemdeki değişimini
dinamik bir şekilde görmek istiyorum.
Ama daha önemlisi bu
kentin içerisinde çok
farklı kurumlar, aktörler
var. Yani kurumlar var,
medreseler, külliyeler, işte
idareciler, buradaki
sufiler, edirneliler.
Yani bu kadar aktörlü,
kurumlu, günlük hayatı içeren şehrin başka şehirlerle network'ünü içeren bir bu dinamikliği nasıl anlayacağız?
Burada konvansiyonel yöntemlerle yani tahrir avarız defterlerindeki verileri çapraz tablolarla bunu anlamak, işte bu şehirde ne kadar meslek yoğunlukları var bunları yüzdelerle ortaya koymak tatmin edici değildi.
Bu noktada işte ilk başta buradaki verileri yani bu tahrirdeki bilgileri veriye dönüştürmek.
Yani bunu öğrendim.
Burada sosyolog arkadaşlardan yardım aldım daha çok.
Sonra bunların mekanla uğraşıyoruz.
Mekana adaptasyonu, mekanla birlikte düşünmemiz gerekiyor. Şehrin içerisinde mahalleler var. Mahallelerin konumlarını tespit etmek gerekiyor. Bu verilerle insanları bu mekanlara yerleştirmek gerekiyor ama hangi mahallenin nerede olduğunu bilmemiz gerekiyor. Karşının yanında mı, orada Tunca Nehri'nin kenarında mı, sarayın yanında mı? Çünkü bunların hepsi aslında bizim oradaki aktörlerin davranışlarını etkiliyor, kenti etkiliyor, nerede oldukları.
Bunları ortaya koymak için o zamanlar yeni gelişen coğrafi bilgi sistemleri öğrenme gereğini duymuştum ve bir coğrafyacıdan öğrendim onu.
Ve bir coğrafyacıdan öğrendim onu. Dolayısıyla hem coğrafi bilgi sistemleri hem SPSS işte veri önce Excel'ler üzerinden sonra SPSS üzerinden veri oluşturmaları.
Orada işte mesela şehir plancısı ve mimarlıkla uğraşan Murat Güvenç hocanın çok katkısı oldu ilk.
Yani o veri oluşturma ve o verileri gruplayarak analiz etme özelinde.
Coğrafi bilgisayarları başka bir cenahtan geliyor.
Ama neticede o 5-6 yılda mekanı tarihi dinamikliği içerisinde ve çoklu katman çerçevesinde anlayabilme olanı sağladığını ortaya çıktı bu. İşte tez bitti.
Ondan sonra yine mekan çalışmalarında bu sefer farklı Osmanlı şehirlerine dair TÜBİTAK projeleri yaptık.
İstanbul Şehir Üniversitesi'nde şehir araştırmaları merkezi vardı.
Orada bu çalışmaların sayısı arttı.
Yani Osmanlı şehirleri, başka şehirler, sadece benim çalışmalarım değil başka arkadaşların da çalışmaları.
Başka şehirler sadece benim çalışmalarım değil başka arkadaşların da çalışmaları.
Dolayısıyla biz hani coğrafi bilgi sistemleri, veri bunların analizine dair bir giriş yapmış olduk.
Şimdi bunu ama zaman içerisinde gördük ki sadece mekanla ilgili bir şey değil bu. Metinle ilgili yani bizim uğraştığımız işte tahrir, sicil, işte kronikler yani Osmanlı tarihçilerinin bileceği kaynak türlerini aklımıza getirelim.
Hem yazma hem arşiv türlerini.
Bunlarla ilgili büyük bir alan var. Yani otomatik transkripsiyondan tutun işte metinlerin etiketlenmesine bunların dijital yayınlanmasına kadar bir alan var.
O da yetmiyor mesela ağ analizleri diye bir koca bir alan var, network analizi.
Yani bu da hem mekan çalışmaları için önemli, hem ulema çalışması, ilmiye çalışması,
hem askeri çalışmalar, idari çalışmalar.
Yani sadece biyografiyle ilgili de değil aslında.
Kent networkleri, meslek networkleri, kurum networkleri.
Kent networkleri, meslek networkleri, kurum networkleri.
Dolayısıyla biz bu zaman içerisinde şu üç alanı, mekan, metin ve ağ çalışmaları alanını merkeze alınması gerektiği konusunda fikirler oluştu.
Bu Digital Optimum Studies'in web sitesine de bakarsanız temel temalar bu çerçevede.
Sonra bir sürü programlar gelişiyor her gün.
Aplikasyonlar gelişiyor.
Coğrafi bilgi sistemlerine dair birkaç program var.
Network analiziyle ilgili programlar var.
Dijital metin yayını ve analizleriyle ilgili programlar, standartlar gelişiyor. Bir de ilaveten belki yardımcı araçlar ya da tools dediğimiz bir kısım var.
Mesela artık üretiliyor.
Veri tabanları var.
Her taraf veri tabanı.
Yani veri tabanı aslında hani tarihçinin erişimini sağlayan bir şey.
Mesela 15. yüzyıl yazmalar veri tabanı.
İşte çeşitli kroniklerle ilgili veri tabanı.
Farklı hani tarihçiliğin biyografi veri tabanı gibi yani erişimi sağlayan şeyler, harita veri tabanları var.
Bunları da bir araya getirmemiz lazım deyip şu andaki Digital Automation Studies web sitesine girdiğinizde temalar daha önemli tarihçilik açısından biraz sonra belki konuşuruz ama bu programlar çok gelişiyor. Her gün yeni aplikasyonlar da üretiliyor ve yardımcı şeyler hani dille ilgili Osmanlıca ile ilgili yardımcı tool'lar ortaya çıkıyor. çalıştırmaya çalıştık. Harita veri tabanı içerenleri ayrı koyduk. Hani başka veri tabanları
içerenleri temalarına göre de ayırdık. Bunları toparlayan bir web sitesi ortaya çıkmış oldu.
Gerçekten de meraklıları için Digital Automation Studies'in web sitesini tavsiye edelim. Hem
araçları tanıyabileceğiniz hem bu araçların farklı temalara nasıl entegre edilebileceğine
dair fikir sahibi olabileceğiniz çok zengin bir site.
Aslında bu sizin Yunus Bey çizdiğiniz çerçeveden belki tarih yazımı meselesini tartışmaya başlayabiliriz.
Çünkü aslında anlattığınız hikaye bilindik konuları, bilindik kaynakları yeni perspektiflerle, yeni bakış açılarıyla bir çalışma denemesi de,
yeni pencereler aslında açan bir yaklaşım olduğunu söylüyorsunuz bu dijital araçların ve dijital beşeri bilimler perspektifinin.
Genel olarak bu dijital araçların kullanımının Osmanlı ve Türkiye çalışmalarında ne gibi imkanlar açtığını ve tarih yazımına nasıl bir müdahalede ya da katkıda bulunduğunu detaylandırmanızı istesem neler söyleyebilirsiniz?
Aslında bu sorunun cevabını vermemiz için biraz çok küçük miktardaki bir done ile konuşuyoruz.
Yani Osmanlı ve Türkiye çalışmaları açısından bu dijital araçların ne gibi imkanlar açtığını konuşmamız için çok erken bir dönemdeyiz.
Tam da bu noktada aslında dijital ve şer'i bilimlerin uygulanması Osmanlı tarihçileri veya ve şer'i bilimcileri tarafından daha çok adapte edilmesi bu noktada belki önemli.
Çünkü sadece potansiyellerini ve avantajlarını değil, aslında bu tarz dijital araçların veya yöntemlerin Osmanlı tarih yazımı için sınırlarını da düşünmemiz gerekiyor.
Yani tamamen toz pembe bir dünyadan bahsedemeyiz.
Bu yüzden de ne kadar çok deneyim sahibi olursak, ne kadar bu alanda çalışmalar artarsa söyleyeceğimiz şey de çok elbette fazla zışacaktır ama şim ki verinin büyük olması için fazla miktarı sadece değil, tematik olarak da çeşitlilikten bahsetmemiz gerekir.
Bu noktada da Osmanlı arşivlerinde devasa bir veriden bahsedebiliriz.
Tematik yine astronomiden, İslami ilimlere, coğrafyaya, felsefeye kadar birçok alanda zengin bir bilgi kaynağına sahibiz.
Müthiş bir mirasımız var.
Tabii bunun yani şu soruyu sormamız gerekiyor.
Ne kadarını bir araştırmanın parçası haline getirebiliyoruz?
Evet övünüyoruz çok güzel bir mirasımız var ama bunu ne kadar bir araştırma çıktısına dönüştürebiliyoruz?
Bu önemli bir soru. Tabii burada büyük veri yöntemleriyle veya dijital ve şiiri bilimlerin içerisinde mikro veya makro ölçekte yapacağınız bütün çalışmalar...
...daha kompleks analizler yapabilme, daha büyük koleksiyonlarla belki daha tematik şekilde çalışabilme imkanı sunuyor.
Çünkü biz aslında burada büyük arşivleri veriye dönüştürmüş oluyoruz.
Yani bu önemli bir kavram.
Belki burada birazdan hani dijital kelimesinin ne olduğunu da bahsetmemiz gerekiyor.
Çünkü biz dijitalleşme ya da dijital kelimesini Türkiye'de Türkçe olarak kullandığımız anlamıyla,
dijital ve şer'i bilimlerin içerisindeki dijital kelimesinin aynı anlama gelmediğini ama birbirini kapsadığını gözlemliyoruz.
Çünkü dijital dediğimizde genelde bir analogdan sayısala dönüştürme operasyonu.
Ama bahsettiğimiz şey dijital ve şehir bilimler içerisinde kullandığımız bütün o teknoloji bunun çok daha ötesinde verileri nasıl manipüle edebileceğinizi, verileri nasıl organize edeceğinizi ve bütün bu analiz en sonunda geleceğiniz analiz ve görselleştirmelere kadar bütün bu süreci nasıl yöneteceğinizi etkileyen bir süreç.
Dolayısıyla burada süreç belki anahtar bir kelime ve burada sadece bir analogdan sayısala bilgisayar ekranındaki bir görüntülemeden bahsetmiyoruz.
Veriye dönüştüğü zaman arşivlerimiz aslında daha tematik, daha detaylı, daha kompleks araştırmaların da önünü açmış oluyoruz.
Burada interdisiplinerlik de aslında bir başka anahtar kelime.
Çünkü tarihçilerin de aslında kendi gözlemlerimizde, kendi bireysel deneyimlerimizde bunu tamamen söyleyebilirim.
Veriye yaklaşmamız, veriyi organize etmemiz, bütün bu süreçte bütün bakış açımızı ve düşünme kapasitemizi de genişleten bir süreç aslında.
Çünkü bir tarihçi artık dijital ve şer'i bilimlerin içerisinde bir üretim yapmaya başladığında,
yani o anahtar kelime dediğimiz sürecin içerisine dahil olduğunda,
interdisipliner bir kere bir ortamın içerisine giriyor.
Nedir bu? Aynı masada siz bir tarihçi olarak, bir yazılımcıyla diyalog halindesiniz.
Bir sanat tarihçisi, bir coğrafyacı ile birlikte iş birliği yapıyorsunuz.
Dolayısıyla farklı disiplinlerin zenginliğinden de istifade etmiş oluyorsunuz.
Farklı disiplinlerin analitik düşünme becerilerini de siz kapsamış oluyorsunuz. Dediğimiz konvansiyonel tek yazarlı makaleler bir masa başında sadece bir metin üzerinde bir şeyler yapabilme durumunu çok daha genişleten, farklılaştıran da bir süreç oluyor.
Kendimce 3A olarak kısalttığım bir özelliği var dijital beşeri bilimlerin.
Bunu gerçekten çok da seviyorum.
İlk alana girdiğimizde muhtemelen herkesin hissettiği bir şey.
Nedir bu 3A?
Açık erişim, açık veri ve açık fikirlilik.
Bu gerçekten tarih yazımı sürecinde de bakış açımızı etkileyen önemli süreçlerden de bir tanesi.
Yani artık verilerin açık erişime sahip olması, sizin birçok yaptığınız projelerdeki çıktığı açık erişim sayesinde, açık veri sayesinde birçok araştırmacının hizmetine ve istifadesine sunulacak bir kapasiteyle ortaya çıkması bunlar çok etkileyici.
Tabii bunları yapabilmek için artık biraz açık fikirlilik yani birlikte çalışabilme bir ekip ruhunu paylaşabilme gibi farklı alışkanlıkları edinmeye başlıyoruz.
Ve bu da işte bugün yani baktığımız zaman birçok projenin yurt dışındaki değerlendirme kriterlerinde ben işte projeye katkı sağlayan herkes eşit ve demokratik şekilde bahsedilmiş mi ya da onların hani emeklerinin karşılığı verilmiş mi gibi kriterler okuyorum.
Bu çok gerçekten etkileyici bir süreç.
Bu açıdan da aslında tarihçiliğin belki yazımında bu tarz projeleşme yine anahtar kelimelerden biri önemli derecede etkileyeceğini düşünüyorum.
Siz neler eklemek istersiniz?
Yani neticede burada çok genel anlamda bilginin mahiyetiyle ilgili bir dönüşüm söz konusu.
İşte belirli kaynaklardan, belirli kişilerin fikirlerinin ötesinde bir yere doğru gidiyor.
Yani makinelerle birlikte düşünmeye doğru gidiyor. Yani makinelerle birlikte düşünmeye doğru gidiyor.
Şimdi makinelerle birlikte düşünmek bizi korkutuyor bir taraftan.
Ama bu kaçınılmaz bir şekilde hani gidişat nereye dersek böyle makinelerle birlikte makaleler yazacağız.
Makinelerle birlikte tarihçilik yapacağız. Yani o tarafa doğru gidiyor.
Hani yapay zeka, makine öğrenmesi, bu tür kullanımların
karşılığı olacak. Yani
belki 10-15 yıl sonra
şimdi dipnotta nasıl
kaynaklarımızı, hangi aplikasyonları
kullandığımızı söylediğimiz gibi
bunu işte buradaki arşivler
Transkribus'un okumasına
güvenilerek yapılmıştır gibi
Transkribus'la ortak yazar
olacağız neredeyse.
Transkribus nedir bilmeyen dinleyicimiz için anlatmak ister misiniz?
Transkribus işte bütün sadece Osmanlıca, Arapça değil Bütün paleografik metinleri
Bu İbranice'de olabilir
İngilizce'nin paleografisi de olabilir
El yazısı metni öğretiyorsunuz makineye
Ve bir müddet sonra ne belgesi verseniz
Otomatik transkripsiyon yapacak
Bize okunmuş haliyle verecek Şimdi böyle bir durumda Ve bir müddet sonra ne belgesi verseniz otomatik transkripsiyon yapacak.
Bize okunmuş haliyle verecek.
Şimdi böyle bir durumda yani ortak yazar gibi hareket etmiş olacağız.
Bu yeni durum teknolojinin ya da bilişim araçlarının araç olmaktan çıkıp işin mahiyetini etkileyen bir şeye dönüşüyor.
Yani bir taraftan bizi neye zorlayacak tarihçi olarak? Yani burada tarihçi, sosyolog ya da sosyal bilimci aktörü kendisine yeni bir pozisyon edinmesi gerekiyor. Bilgiyi paketlemek yani bilgiye ulaşmak sadece tahrir kullanmak sadece seyahatname kullanmak sadece sefaretname işte sicil kullanmanın ötesinde yani bunların hepsi aynı anda kullanabileceğimizi düşünelim. Yani bu mümkün olacak aynı anda tahrirde varızlı sicilde bu 10 yıl önce mümkün değildi ama bugün mümkün.
Ama bugün mümkün. Şimdi böyle eş zamanlı bir çalışmada bütün kaynakların verisinin bir araya geldiğini düşündesten gelen kaynakların kullanılması, hem devletten gelen hem kişilerden gelen hem Osmanlı ile ilgili Venediklilerin yazdığı, işte diversity dediğimiz farklılaşmalar, demokratikleşme, tarihin demokratikleşmesi, interdisipliner çalışma biçimleri.
Yani bunlar çok konuşuluyordu ama kısıtlı yapılabiliyordu.
Çünkü tarihçinin mutfağı zor bir mutfak.
Yani kaynaklara okumak, ulaşmak. Şimdi kaynakların otomatik okunduğunu,
tasniflerinin yapıldığı, yapay zeka
ile bunların kontekste birlikte bile
verilebileceğini düşündüğümüzde
yani herkesin sesi
duyulabilir hale gelecek. Yani demokratikleşmesi,
herkesin
tarihi kaynak olarak
ortaya koyduğu şeyleri değerlendirmek
önemli. Yerellik, mesela
yani global tarih, işte imparatorluklar arası, kentler arası,
bu tür şeyleri çok yapmak istiyoruz.
Ama bunun yapabilmenin şeyi aynı anda hem Londra'daki, hem İstanbul'daki,
hem Paris'teki veriye ulaşabilmek.
İşte okuryazarlığın etkisinin kentte sonucu nedir sorusunun global tarihi için benim çok farklı kentlerden veri elde etmem gerekiyor.
Bu şimdi mümkün olabilir.
Dolayısıyla bir global tarih işte trans urban dediğimiz tarih yaklaşımları, 90'lardan da demeyelim, 1900 başından beri anal ekoliyle işte tarihin pek çok, yani tarih yazımında tartışılan dil dönüşümü, mekan dönüşümü vs. gibi tartışmaların hepsine imkan tanıyan bir alan tanıyor.
Ve burada önemli olan tarihçinin tekrar kendi pozisyonunu ortaya koyabilmesi.
Bu bahsettiğiniz aslında kaynak meselesi hem işte çeşitli ülkelerin kaynaklarını bir araya getirmek,
hem devletin kaynaklarını başka kaynaklarla tamamlayabilme meselesinde.
Çalışmalara baktığım zaman sitenizde de listelenen, aslında daha önceden de çalışılmış pek çok ne diyeyim,
arşiv materyalini bir anlamda işte dijital araçlarla yeniden yorumlamak da mümkün.
Belki bir somut bir örnek üzerinden de bu dijital araçların aslında belki 10 yıllardır erişilebilir durumda olan,
siz bahsediyorsunuz zaten ulema tarihi olabilir, bu avarız defterleri olabilir,
bu gibi daha konvansiyonel tarihe vesile olmuş arşiv kaynaklarını nasıl yeniden yorumlamayı mümkün kılıyor
ya da nasıl yeni sorular sormayı mümkün kılıyor?
Eğer aklınızda bir somut örnek varsa bunun üzerinden konuşabilirsek,
belki bu tarih yazımına katkısında, işte tarihçinin pozisyonunda bahsettiğiniz katkıları da somutlaştırma imkanı olabilir.
Ne diyebilirsiniz bu konuda?
...arada somutlaştırma imkanı olabilir.
Ne diyebilirsiniz bu konuda?
Ben test çalışmasında Osmanlı İmparatorluğu'nun bu erken 16. yüzyıla ait......idari organizasyonu üzerine bir çalışma yaptım.
İçerisinde vilayet, sancak ve kaza bazında bir idari ve taşra teşkilatı üzerinde...
...farklı kaynak türlerini bir araya getirdim.
Öncelikle bir Osmanlı şehir envanterini ortaya çıkartma fırsatım oldu.
703 tane Osmanlı şehrini
tespit ettik. Bunlar farklı coğrafyalarda
tabii bütün imparatorluk çapında bir
envanterdi.
Ve içerisinde bizim kullandığımız
yüksek lisansizm içerisinde
mesela tam da bahsettiğiniz gibi
daha önce yayınlanmış listeler
yani kanunname, kadı asker
ve tahrir kaynakları bu da TÜBİTAK projesinin bir parçası olarak verileri kullanmış olduk.
Bunların hali hazırda zaten yayınlanmış değerli makalelerdi.
Bunları ama dijital ve şer'i bilimlerin içerisinde özellikle mekansal analizde coğrafi bilgi sistemlerini muhakkak kullanıyoruz.
muhakkak kullanıyoruz. ArcGIS yazılımı üzerinde tekrar incelediğimizde tekrar bu yayınlanan arşiv belgelerini veriye dönüştürüp bir önce tabi belli aşamaları var. Bunun veriye dönüştürülmesi için bir veri tabanı oluşturmanız gerekiyor. Bu tematik veri tabanı içerisinde farklı kaynakları dönemsel olarak ayırıp bir nevi bir filtreleme gibi hayal edebiliriz. Bu tarz bir veri tabanı oluşturduktan sonra dijitalleşme kısmında......arkçı yaysı kullanarak biraz tabii işin içine görselleştirme de giriyor...
...ve mekansal analiz altılığı oluşturmuş olduk ve Osmanlı şehirlerinin...
...işte 8 vilayet, 703 Osmanlı şehri yani kaza olarak tanımlamıştık tez kapsamında...
...ve 114 tane sancak dağılımını ilk kez tüm imparatorluk çapında haritalama fırsatımız oldu.
Tabii bu sadece bir haritalama görselleştirme değil içerisinde farklı kaynak türlerine göre nasıl idari teşkilatın değişim ve dönüşümlere uğradığını da gözlemleme şansımız oldu.
Benim aynı zamanda birebir farklı soru sorma imkanı oldu.
Benim aynı zamanda birebir farklı soru sorma imkanı oldu.
Daha önce tabii ki teze başlarken hesaplayamadığımız ama görselleştirmelerle beraber acaba bu neden böyle dediğimiz sorular ortaya çıktı.
Yani aynı kaynak, aynı farklı kaynaklarda farklı idari teşkilatlanma ortaya çıkıyor örneğin.
İşte kanunname, kadı asker, tahrillerin oluşum süreci, oluşum dinamikleri,
kimisi idari yönlerden dolayı oluşturulmuş kaynaklar, kimisi vergi sistemiyle bağlantılı kaynaklar.
Bunlar nasıl bir farklı imparatorluk coğrafyası ortaya çıkarttı?
Hangisinde nasıl eksiklikler var ya da farklılıklar var?
Nasıl değişim ve dönüşümler var?
Bunların arkasındaki sebepler nedir?
Buna dair birçok soru sorma imkanımız oldu.
var? Bunların arkasındaki sebepler nedir?
Buna dair birçok soru sorma imkanınız oldu. Yani kendisinden
hiç alakası olmayan coğrafi olarak
örneğin bir kazanın
bambaşka bir sancağa bağlı
olduğunu görüyorsunuz. Normalde bunu bir
metin üzerinden okuduğunuzda
muhtemelen fark edemeyeceğiniz bir detay.
Ama siz ArcGIS üzerinde bir
haritalandırma yaparak o
idari organizasyona tekrar o
gözle baktığınızda soru soruyorsunuz. Bu neden acaba bu kaza bu sancağı değil de kendisinden çok daha uzakta olan bir sancağa ele alıp başka sorular sorma imkanını,
başka çıktılarda görme imkanını oluşturmuş oldu.
Ben de başka bir örnek vereyim.
Mesela Lübnan'da Osmanlı kültürel mirasına dair bir çalışma yapıyoruz.
Şimdi burada bu projeyi yapmaya birlikte karar verdiğimiz kurumun isteği Lübnan'daki Osmanlı kültürel mirası mimari eserlerinin kataloğunun yapılması.
Hani fotoğrafla bilgilerini koy ve kitap olarak çıkart.
Biz bunu dijital olarak yapmayı istedik ve bunu bu dijital beşeri bilimler dijital tarihçilik sahasındaki araçlarla nasıl yapabiliriz diye üzerinde düşündük.
Ve bunu dijital bir platformda böyle bir kültürel mirası nasıl ortaya koyabiliriz dediğimizde
bir veri tabanı oluşturmamız gerekiyor.
İşte diyelim ki bin tane eser var.
Yani bin civarında bir eser çıktı Lübnan'da Osmanlı kültürel mirası sayabileceğimiz.
Bu bin tane eseri bir platforma koymamız gerekiyor ama bu bin tane eserle ilgili biz 30-35 tane başlık çıkarttık yani o eserin bilgileriyle ilgili.
Buradaki bazı bilgileri yani öyle girelim ki yani bütün eserleri birbiriyle ilişkilensin ve aynı zamanda bu eserlerin ilgili olduğu bazı meseleler var.
Diyelim ki eserlerin dönemleri.
Eserlerde geçen bu mimari bir eser ama olaylar geçmiş. Hem bunun inşaatıyla ilgili hem bir isyanın parçası olmuş, hem bir ders halkasının parçası olmuş.
Yani bu tür olaylar, aktörler.
Bu binaların yapanlar var, hamileri, patronaj sistemi var, tamir edenler var, kullanıcılar var.
Yani kentte de kullanıyor, görevlileri var, metinler var.
Her bir yapıyla ilgili Osmanlı arşivinde metinler var.
Vakıflar arşivinden metin çıkıyor, Osmanlı arşivinden ya da işte farklı kurumlardan metinler çıkıyor.
Bir taraftan görseller çıkıyor, hani fotoğraflar vesaire çıkıyor.
Dolayısıyla yani biz bunların sadece sanat tarihi aç grubunun kentte bir arada olduğu diğer eserlerle ortaklaşışa düşünebileceğimiz, buna işte dijital beşeri bilimlerde bağlantılı veri, bağlı veri deniliyor, link data dediğimiz.
Şimdi böylece aslında ilişkili ve ağ şeklinde bir veri tabanı oluşturmamız gerekiyor.
Yani bunu biz mesela oturup yazılımcılarla yazabilirdik böyle bir şeyi.
Ama burada bizim tavsiyemiz ve tecrübemiz şunu gösteriyor.
Açık kaynak programlar var dünyada.
Yani bunları bulup eğer yapacağımız işe uygun bir açık kaynak program varsa
ona dahil olmak ve
bizim verimizle de o
süreci geliştirmek. Bunun için
mesela Getty'nin Arches diye bir
programı var kültürel mirasla
ilgili. Biz onu tercih ettik.
Orada tüm bu dediğimiz
işte olaylar, dönemler,
kişiler bunlara dair alanlar
var. Her biriyle ilgili işte dönemler listesi oluşturuluyor, aktörler listesi oluşturuluyor.
Ve bir kere veri girildiğinde bir aktörle ilişkili bütün binalar bu sefer birbiriyle ilişkilenmiş oluyor.
Benzeri bir şeyi biz ilmi için yani ulema için de yapılabilir bir şey,
işte askeri tarih için de yapılabilir bir şey, işte askeri tarih için de yapılabilir bir şey, mesela eşya tarihi için, materyal kültür için de yapılabilecek bir şey.
Çünkü hiçbir şey yalnız değil.
Yani her bir obje, nesne bile bir olayın içerisinde, bir dönemin içerisinde, bir aktörle ilişkili.
Şimdi bunu yani biz mekanda zaten hani takip etmekti bu işlerin başı.
Diğer bütün temalarda da aslında benzer bir ilişkisellik ve ağ var. Ama bunun altyapısı bu tür hani bağlantılı veri oluşturmak.
Bunların her biriyle ayrı veri tabanları oluşturmak ve bunu hani bütün uluslararası çapta uğraşan insanlarla birlikte yapmanın daha verimli sonuçları olduğunu gördük.
Tam belki buradan bu konulara merak duyan genç araştırmacılar için önerileriniz varsa onunla bağlayabiliriz bu podcast'ı da.
Aslında siz nasıl dijital araçların nasıl bir bütünsellik getirebileceğini bu yöndeki potansiyeli çok net bir şekilde ifade ettiniz.
çok net bir şekilde ifade ettiniz.
Eminim bu podcast'ı dinleyen, bahsettiğiniz araçları kullanmak isteyen ama nereden başlayacağını bilmeyen, nasıl öğreneceğini bilmeyen,
açık kaynaklara nasıl ulaşacağını bilmeyen genç araştırmacılar vardır.
Ne tavsiye edersiniz bu genç araştırmacılar için?
Çok kısaca ikinizden de görüş almak isterim.
Belki ben hani bireysel bir o yollardan geçmiş bir öğrenci.
Şimdi işte doktora adayı olarak devam eden biri olarak belki bir şeyler söyleyebilirim.
Tabii yani Türkiye'de şu anda Digital Automastodist platformu olarak biz bu tarz bireysel çabaların ötesinde normalde işte ben eğitim alırken ya da diğer ekip arkadaşlarımdan tamamen bireysel çabalarımızla kendimizi geliştirmeye çalıştık.
Literatürü takip ediyoruz vesaire ama bu noktada çalışma yapmak isteyip bir yol haritası arayanlar için biz platformumuzda Dijital Beşeri Bilimler Akademisi düzenliyoruz.
Yılda birkaç sefer bunu yapmayı planlıyoruz.
Bunun duyurularını da tabii sosyal medyadan ve platform üzerinden arkadaşlar takip edebilirler.
Onun dışında farklı işte yol haritası için hazırladığımız yayınlar oluyor.
Bunları takip edebilirler.
Ve bireysel olarak da benim nacizane tavsiyem tabii kendilerini geliştirmeleri.
Yani bu alanda yapacakları kendilerine eğitim bazlı bir yatırım oldukça isabetli olacaktır.
Bu sürecin bir parçası olmak için ama...
...tabii burada hep ben bireyseli vurguluyorum.
Aslında burada kurumların da çok görevi var.
Bugün Türkiye'de kaç tane üniversitede örneğin dijital beşeri bilimler veya dijital tarih dersi var?
Bu önemli bir sorun olarak önümüzde.
Yani ben şu anda Üsküdür Üniversitesi'nde dijital tarih dersi bu dönem başladık vermeye.
Yunus hocamız geçtiğimiz dönemden itibaren dijital tarih üzerine bir ders veriyor.
Birkaç üniversitenin bu işe üstlendiğini görüyoruz ama kurumların aslında bu öğrencilerin ihtiyaçlarını, yeni araştırma metotlarını özellikle akademik bir altyapıda kesinlikle öğrencilere bunu sağlamaları gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla kurumların bir an önce özellikle üniversite kurumlarının
lisans düzeyinde sadece
lisans üstü değil kesinlikle bu tarz
gençlere eğitim
ortamı sağlaması gerekiyor. Biz
işte bu açığı biraz kapatmak için
kendi platformumuzda akademi
düzenliyoruz. Biraz platformumuzda
kurumsal bir altyapıya gitmesi
için çalışmalarımız sürüyor.
O anlamda da biraz daha belki öğrencilerin de istifadesini sunacağımız farklı gelişmeler olacaktır.
Siz neler eklemek istersiniz Yunus Bey?
Biliyorsunuz konuya çalışmaya başlarken ya da test konusu seçerken çok bocalanır.
Gerçekten zor bir süreçtir ama çok yaratıcı bir süreçtir o.
Hani tarihçiler için yöntem çok mesele değildi. Sosyal bilimciler kadar.
Bundan sonra yöntem ve araçlar da bir mesele olacak.
Yani bu çerçevede danışmanların tez vs. ya da proje makale ise
işte ekip arkadaşlarının yani hangi yöntem ve araçlarla kullanacağız
bu çalışma içinde demesi gerekiyor.
Bu açıdan yani ciddi bir danışmanlık keşke oluşturulabilse bu alanlarda. İşte bu çalışmada network analizi kullanılsın ve şu aplikasyonlar kullanılsın. İşte şurada metin analizini yapmanız lazım çünkü orada diskur analizi var, kelime analizi var, şu programlarla bu olur falan gibi. Böyle bir şeye ihtiyacı var. Ama neticede bir kere bu karar
verildiğinde hızlı ilerlenen bir şey.
Kimsenin gözünün korkmasına gerek yok.
Aplikasyonlar hani çok
zaten öğrenilebilir bir şey
olarak yapılıyor. Bir de
bence R ya da Python gibi
bir programda, kodlama programıyla
bu aplikasyonların üzerinde
bir öğrenme dili
yazılım dili zaten bu.
Ve her şeyi yapabiliyor.
Mekan çalışması da, network çalışması da her şeyi yapabiliyor.
Eğer Python ya da R diye bir şey biliyorsanız.
Ve bunlar da öğrenilebilir şeyler.
Tarihçi de öğrenebilir.
Yani o kadar uzak bir şey değil.
Yeter ki hani ne yapabileceğini bilsin.
Yani işe yaramasa bile bunları bir dil olarak artık görmek gerekiyor.
Yani bir network analiz programı öğrensin.
Bunu YouTube'dan da öğrenebilir başka yerden de.
Ama Fatma'nın bahsettiği Digital Automation Studies'in açtığı akademi şeylerinde tarihçiler bunları anlatıp işte o çerçevede yaptığı için daha anlaşılır oluyor tabii.
O açıdan önemli.
Diğeri de artık hani kurumlar hani Fatmama da vurguladığı gibi dersler açılıyor.
Bence yüksek sans dersler programları da açılacak yakın zamanda bu alanlarda.
Dijital tarih, dijital beşeri bilimler alanlarında.
Yüksek sans'a da çok uygun çünkü bu alanlar.
Doktoranın daha ileriki bir vakit belki kurumların destek vermesi gerekiyor.
Sadece üniversitelerinde değil
işte tarih kurumu var,
TÜBİTAK var, başka kurumların
sosyal bilimlere, tarihçilere bu alanlarda
hani destek vermeleri gerekiyor.
Çünkü bazı alanlar var, büyük
kurumsal çalışma gerektiriyor
ve uluslararası iş birliği
gerekiyor. Hani yer isimleri
gibi bir şeyi biz bitirmek istiyoruz artık konuştuğumuz bir şey.
Ottoman Gazeteer diye bir şey.
Yani bu artık bir kişinin bir ekibin değil daha genel bir destek gerektiriyor.
Bunun için araştırma merkezleri oluşmaya başladı.
Yani üniversitelerde Marmara'da kurduk Dijital Beşiktaş Bilimler Merkezi.
Sabancı'da, Koç'ta işte oluştu.
Bunun sayıları da artacaktır eminim.
Buralarda da lisans seviyesinde daha öğrencilerin gidip projelerde gönüllü ya da asistan olarak çalışma yollarını denemeleri lazım.
denemeleri lazım. Lisans seviyesindeki o stajlar bu tür
projelere yönelirse oralardan
staj olarak, gönüllü olarak
bile katılmaları öğrencilerin
iyi bir başlangıç olur
diye düşünüyorum. Ben daha
genç araştırmacılar açısından sormuştum
ama kurumların ve aslında
kıdemli akademisyenlerin
dönüşümüne yönelik yaptığınız vurgu
çok yerindeydi. Çok teşekkürler
vakit ayırdığınız için.
Ottoman History Podcast'ın bu bölümünde Digital Ottoman Studies'den Fatma Aladağ ve Yunus Uğur bizimleydi.
Hem Digital Ottoman Studies'in kurulu sürecine, çalışmalarına, odaklandıkları dijital ve teknolojik araçlara ve temalarına odaklandık.
Hem de aslında dijital beşeri bilimlerin Türkiye ve Osmanlı çalışmalarına ne gibi katkılar sunabileceğini, nasıl potansiyeller barındırdığını ve biraz da aslında bu yaklaşımının muhtemel sınırlarını konuştuk.
Konuyla ilgilenenler için web sitemizde bir bibliografi yer alacak ve Digital Autonomous Studies'in web sitesi ve sosyal medya hesapları zengin bir kaynak olacaktır.
Bir sonraki podcastta görüşmek üzere. Hoşçakalın. Thank you.